Yapılan araştırmalara göre her 10 kadından birinde görülebilen meme kanseri tedavisinde son 20 yılda büyük ilerleme kaydedildi. Günümüzde erken teşhis edilen meme kanserlerinde bu gelişmeler sayesinde memenin yapısını koruyan cerrahi yöntem uygulanabilmektedir. Ancak kanserin seyrine göre ne yazık ki mastektomi (tümörlü memenin tamamının alınması) veya deri koruyucu mastektomiye (meme dokusunun tamamının alınması gerektiği ancak meme derisinin korunabildiği durumlarda tercih edilen bir yöntem) yine de ihtiyaç duyulmaktadır.
Hastaların büyük çoğunluğunda yapılması gereken bir durumdur. Ve bu durum da kanserin yarattığı psikolojik yıkım sürecini daha da olumsuz etkiler. Ne mutlu ki son 20 yılda meme kanserini daha etkin tedavi edebilmek adına birçok olumlu gelişme oldu ve bu gelişmelerin yankısı meme rekonstrüksiyon ameliyatlarına da yansıdı. Meme rekonstrüksiyonu, meme kanserini tedavi etmek veya önlemek için mastektomi geçiren kadınlarda çıkarılan memenin şeklini yeniden yapılandırma ameliyatıdır. Meme rekonstrüksiyonu ameliyatı, hastalığın seyrine ve yapılan mastektominin içeriğine göre farklı özellikler gösterebilir. Memeler implantlar (salin veya silikon) kullanılarak yeniden oluşturulabileceği gibi otolog doku yöntemiyle yani hastanın vücudundan alınan doku yardımıyla da yeniden oluşturulabilir.
Ayrıca mastektomi sırasında hastanın meme başı ve areola korunmazsa; bu yapılar meme rekonstrüksiyonunun son aşamasında da yeniden oluşturulabilir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, 2 ana yöntem vardır:
Silikon Meme Protezleri:
Meme rekonstrüksiyonunda hastanın kendi vücut dokusunun kullanılmasının mümkün olmadığı durumlarda silikon meme protezleri uzun ameliyat süresi gerektirmemesi ve nispeten güvenli bir rekonstrüksiyon seçeneği olması nedeniyle tercih edilmektedir. Hastanın meme dokusu bölgesi enfekte değilse, meme veya göğüs duvarına radyoterapi almamışsa ve profilaktik (koruyucu) mastektomi geçirmişse silikon meme protezi ile meme rekonstrüksiyonu için ideal bir adaydır.
Ayrıca birçok hasta meme rekonstrüksiyonu sonrası iki meme arasındaki asimetriden şikayet edebilir. Bu yöntemin bir diğer avantajı da simetriyi sağlamak için hasta ve doktorun izin vermesi durumunda bu işlemin diğer memeye de uygulanabilmesidir. Bu yöntemin dezavantajları estetik açıdan iyi sonuç vermeme riski, enfeksiyon riski, cilt nekrozu riski, kapsül oluşumu, kayma ve asimetri riski olarak sıralanabilir.
Otojen Meme Rekonstrüksiyonu:
Hastanın kendi vücudunun başka bir bölgesinden alınan deri, yağ ve kas dokusu ile meme oluşturma işlemidir. Otojen meme rekonstrüksiyonunun en önemli avantajlarından biri hastanın kendi dokusu kullanıldığı için doğal bir görüntü yakalama olasılığının daha yüksek olmasıdır.
Ayrıca enfeksiyon, kapsül oluşumu, cilt kaybı gibi risklerin olmaması ve silikon replasmanına ihtiyaç duyulmaması da bu tip rekonstrüksiyonun bir diğer önemli avantajıdır. Otojen rekonstrüksiyon için farklı seçenekler mevcuttur: Karın bölgesinden alınan doku kullanılarak yapılan TRAM flep ve DIEP flep, sırt bölgesinden yapılan latissimus dorsi flep, uyluktan yapılan TUG flep, kalçadan yapılan gluteal flepler en önemlileridir. Bu yöntemler arasında TRAM flebi en sık kullanılan otojen meme rekonstrüksiyon seçeneğidir.
Hangi yöntemin sizin için en uygun olduğunu doktorunuzla yapacağınız görüşmeler ve muayeneler sonrasında öğrenebilirsiniz. Bu sorunun cevabı hastalığınızın seyrine ve kanser tedavinizden sorumlu doktorunuzun tavsiyelerine göre değişebilir. Mastektomi operasyonu sırasında meme rekonstrüksiyonu ameliyatı hemen yapılabilir, doktorunuz tarafından uygun görüldüğü takdirde buna hemen rekonstrüksiyon denir.
Ayrıca böyle bir seçeneğin varlığından haberdar değilseniz veya doktorunuz bu yöntemi sizin için uygun görmediyse mastektomi kesileriniz iyileştikten ve kanser tedavisi tamamlandıktan sonra “gecikmeli rekonstrüksiyon” dediğimiz yöntem uygulanabilir. Gecikmeli yeniden yapılandırma ameliyatı geçirmeniz için herhangi bir son tarih yoktur. Hastalar mastektomiden aylar hatta yıllar sonra bu ameliyat için başvurabilirler. Ameliyattan önce fiziksel olarak iyi durumda olmanız önemlidir. Örneğin, sigara içiyorsanız, sigarayı bırakmanız şiddetle tavsiye edilir. Çünkü sigara kan akışını olumsuz etkiler ve ameliyat sonrası meme dokusuna giden kan akışını da bozması muhtemeldir. Bu da kötü bir iyileşme sürecine ve komplikasyonlara yol açabilir. Ayrıca enfeksiyon kapma riskinizi de artırabilir. Ayrıca fazla kilonun ameliyat sırasında anestezi ile ilgili bazı sorunlara neden olabileceğini bilmelisiniz. Aşırı kilolu olmanın ameliyat sonrası iyileşme sürecinizi zorlaştırdığı ve olumsuz etkilediği de kanıtlanmıştır.
Bu nedenle ameliyattan önce doktorunuzun onayı ile bir diyetisyene danışarak bu risk faktörünü azaltmayı düşünebilirsiniz. Ayrıca, fiziksel ve zihinsel sağlığa büyük olumlu etkileri olan aktif bir yaşam tarzını benimsemeniz önemlidir. Bu durumda bir ruh sağlığı uzmanına danışmak, sevdiklerinizi bu işlem hakkında bilgilendirmek ve onlarla iletişim halinde olmak iyi bir fikir olabilir. Meme rekonstrüksiyonu, iyileşme süresi açısından büyük operasyonlar kategorisinde değerlendirilebilir. Ortalama iyileşme süresi 6 ile 8 hafta arasındadır ve bu süreden sonra hasta günlük aktivitelerine devam etmeye başlayabilir. Bu 6-8 haftalık sürenin sonunda memenizdeki morluk ve şişlikler geçecektir. Dokuların tamamen iyileşmesi ve izlerin kaybolması 1 ila 2 yılı bulabilir.
Bu süreçte sutyen kullanımı ve kullanılacak sutyen seçimi iyileşme sürecinizde önemli bir kriterdir. Bu konuyu doktorunuzla tartıştığınızdan ve talimatlarını uyguladığınızdan emin olun. İyileştikten sonra balenli veya dantelli sütyenler yaralarınıza baskı uygulayabilir veya cildinizi tahriş edebilir.
Germe egzersizlerine veya spor aktivitelerine ne zaman başlayabileceğiniz konusunda cerrahınızın özel tavsiyelerine uyduğunuzdan emin olun. Çünkü tıpkı bahsettiğimiz gibi rekonstrüksiyon ameliyatlarının farklı türleri vardır ve buna bağlı olarak iyileşme süreleri farklılık gösterebilir. Ancak basit günlük aktiviteler açısından, ameliyattan sonraki 4 ila 6 hafta boyunca genellikle ağır cisimleri kaldırmak veya ev işleri yapmak gibi yorucu aktivitelerden kaçınmanız gerekecektir.
Kanser tedavisi ve memenizi kaybetmek nasıl bir duygusal uyum süreci gerektiriyorsa, onarım ameliyatı sonrası yeni memelerinize ve özelliklerine alışmak da bir duygusal uyum süreci gerektirecektir. Bu noktada, bu ameliyatı olmuş veya bu süreçten geçen diğer kadınlarla bir psikiyatristle konuşmak da kaygı ve diğer rahatsız edici duygularla başa çıkmanıza yardımcı olabilir.
Son olarak, cerrahınız, ameliyatınızı takip eden dönemde her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için implantlarınızın düzenli manyetik rezonans görüntülemesini (MRI) almanızı önerecektir. İlk MRG’nizi implant ameliyatınızdan 1 ila 3 yıl sonra ve daha sonra her 2 yılda bir yaptıracaksınız. Bu da kullanılan rekonstrüksiyon yöntemine göre değişiklik gösterebilir. Meme rekonstrüksiyonu denilince akla ilk gelen sorulardan biri silikon protezlerin meme kanserine yakalanma riskini mi artırdığı yoksa meme kanseri tespitini mi gizlediğidir. Bu konu, son 30 yılda önemli araştırmaların konusu olmuştur ve 11.000 hasta üzerinde 1995 yılında yapılan bir Kanada araştırması, meme büyütme ameliyatı geçirmiş hastalarda meme protezi olmayan hastalarda meme kanseri insidansını karşılaştırmıştır. Ve sonuç olarak meme büyütme ameliyatı olan hastalarda meme kanseri insidansında genel popülasyona göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı belirlendi. Bu sonuç hem estetik amaçlı yapılan meme büyütme operasyonları hem de mastektomi sonrası yapılan meme rekonstrüksiyonları için geçerlidir.
Ayrıca Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi Tıp Enstitüsü tarafından 1999 yılında yapılan bir çalışmada meme protezi olan hastalarda ilk veya tekrarlayan meme kanseri görülme sıklığında artış olmadığı gözlemlenmiştir.
Meme protezleri ile ilgili bir diğer şüphe kaynağı da bu protezlerin mamografi sırasında röntgenleri bloke ederek meme kanseri tanısını geciktirip geciktirmediğidir.
Ancak bu konuda yapılan çalışmalar protezli hastalarda mamografinin etkinliğinin protezsiz hastalardaki ile hemen hemen aynı olduğunu göstermiştir.
Milano Klinik ailesi olarak sizin sağlığınıza öncelik veriyoruz. Sağlığınıza uygun olmayan hiçbir işlemi yapmıyoruz. Ve ilkemiz gereği hastalarımıza en fazla faydayı sağlayacak tedavi yöntemlerini belirleyip büyük bir özen ve titizlikle uyguluyoruz. Milano Klinik olarak en son teknolojik gelişmeleri takip ederek sizlere en yeni ve en güvenilir tedavi yöntemlerini sunmayı ilke edinmiştir. Geniş bir şube yelpazesinde en kaliteli hizmeti vermeyi amaçlamaktadır. Fiyat bilgisi, randevu talebi veya sağlık turizmi gibi sorularınız için whatsapp hattımızdan bize ulaşabilirsiniz. Önceki yazımızı https://www.milanoklinik.com/khloe-kardashian-estetik-ameliyatlari/ linkinden okuyabilirsiniz.